30 Mayıs 2020 Cumartesi

Eskişehir'de termik santral mücadelesi kazanıldı

Termik Santral Projesi özelleştirme kararının Danıştay tarafından bozulmasıyla ilgili düzenlenen toplantıda konuşan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, “Bu süreç, başlı başına büyük bir başarı hikayesidir. Kentimizde yaşayan vatandaşlarımız on binlerce dilekçe verdi. Türkiye’ye örnek olacak bir süreci birlikte sürdürdük” dedi.

Geçtiğimiz hafta Alpu Ovası’na yapılması planlanan Kömürlü Termik Santral Projesi alanının özelleştirilme kararı Danıştay tarafından bozulmuştu. Konuyla ilgili Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, belediye meclis salonunda bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya CHP Milletvekilleri Utku Çakırözer ve Jale Nur Süllü ile Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy da katıldı.

Türkiye'ye örnek başarı hikayesi 

İlk olarak kürsüye çıkan Başkan Ahmet Ataç, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınıyla ilgili konuştu. Salgın sürecini çok yakından takip ettiğini belirten Ataç, “Türkiye’de de 1,5 ay önce hükümetin birtakım tedbirler almasıyla bu önlemler başladı ama maalesef şu var çok ciddi bir planlama olmadığı net gözüküyor, çok şey el yordamıyla oluştu ama Cumhuriyet döneminin üniversitelerinde Tıp Fakülteleri’nde çok iyi yetişmiş akademisyen ve öğrencilerin olması nedeniyle ve sağlık çalışanlarının olması nedeniyle Türkiye bu konuda gerçekten iyi bir başarı yakaladı. Sağlık Bakanı iyi niyetli ve başarılı olduğunu görüyorum ama maalesef tabi yukarıdan gelen direktiflerle birtakım disiplinler bozulabiliyor. Bilim kurullarının görevlerini çok iyi yaptıklarını biliyoruz ve sık sık televizyonlara çıkarak insanları bilgilendirmeleri iyiydi. Neticede deneyim kazanarak bu günlere geldik. Bundan sonrası daha önemli Türkiye’de bu başarı günlük takip ediyoruz, vefatlar vakalar azaldı ve iyi gidiş son derece önemli ama bana göre bundan sonrası çok daha önemli” dedi. Ataç, “Virüsün getirdiği kötülükle beraber belki dünyaya hiç fark edemeyeceğimiz iyilikler de getirecek veya bunu iyi değerlendirirsek öyle olacak” ifadelerini kullandı.

Ataç şöyle devam etti: “Bugün konumuz Termik Santral, işte termik santrallerin kurulmasıyla ilgili dünyada birçok tahribat yapıldı. Çok küçük bir örnek, 30 büyükşehir var karantina altında değil mi bir de Zonguldak var niye Zonguldak? Bir kömürler iki termik santraller bunu fark ettin o zaman arkadaş hükümet olarak bu noktalarda artık dikkat edin. Yani şunu kazanacağız diye insan sağlığına lütfen saygı gösterin. 21 Ocak 2017’de Bakanlar Kurulu Alpu Ovası’nı büyük ova ilan etmişti, hakikaten sevindik çünkü bir tarımsal sit gibi oldu yani tarımı koruyan bir kavramdı ama 2-3 ay sonra bir gerçek ortaya çıktı, Alpu Ovası’nda bir termik santralin yapılacağını öğrendik tabi Eskişehir olarak şok yaşadık. Eskişehir’de bütün STK’lar, barolar, tabip odası, eczacılar, diş hekimleri, Büyükşehir’de Nuray Başkanım Kent Konseyi’nin çok büyük etkili olduğu, Milletvekillerimiz aynı şekilde. Mesela bizim bu Ankara ziyaretlerimizde 1 hafta bu Gündüzler ve Alpu’daki genç kadın çiftçileri meclise götürdük orada milletvekillerimiz ağırladılar. Orada başka bir MHP’nin milletvekili ile görüştürdük, Emine Hanım’dan randevu aldık, o kadınlarımız Emine Hanım’la sohbet ettiler. Hepsi tek tek 60 tane kadın ne düşündüğünü söyledi hatta bugün oradan davet ettik ama herhalde Korona nedeniyle gelemediler.  Bir tanesi çok etkilendik hiç unutmuyorum her yerde de söylüyorum, Emine Hanım’a dedi ki, biz sizden aş, iş istemiyoruz bizim toprağımıza dokunmayın bu işin özetlemesi bu kadar kısa ve güzel olabilirdi.”

Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Ender Kelleci ile önceki gün yapmış olduğu görüşmeden bahseden Ataç, çeşitli veriler aldığını belirterek “Türkiye’nin 2030’a kadar yeni bir elektrik gücüne ihtiyacı yok. Birçok termik santrale başlanıldı ama şu andaki ihtiyacımız arzın üzerinde yani özellikle de 2018 ekonomik krizi ve son bu korona salgını nedeniyle elektrik tüketimi yine aşağılara iniyor çünkü ekonomik krizde birçok fabrika kapandı, birçok çalışan işsiz kaldı aynı şekilde bu 2 aylık sürede de aynı şeyler oluyor. Beyazaltın Alpu Ovası’na çok yakın bir merkez termik santral Beyazlatın’a yapılıyor. Bu dönemde biliyorsunuz Alpu’da AKP’li belediye var o belediye başkanı da termik santralinin yapılması için çok üstün çaba sarf ediyordu onu da söyleyeyim. Söğüç, Bahçeli, Osmaniye köylerinde bitkisel üretim büyüklüğü 165 milyon TL, hayvancılık ise yaklaşık 100 milyon TL değeri olan bir yer. Biliyorsunuz Beyazaltın lüle taşının olduğu yerler, lüle taşının tarihen baktığınızda yaklaşık 5 bin yıllık bir tarihi vardır. Türkiye’de yabancılar geldiğinde almak istediği eşyaların içerisinde 4.sıradadır. 2017’de bir rakam var elimde, 1 milyon 600 adet pamuklu taşın yani lüle taşın kıymetlisine pamuklu taş denir, pipo ihraç edilmiş. İşlenmiş bir piponun tanesini 100 dolardan hesap edersek 16 milyon dolarlık bir ihracat söz konusu ve termik santrallerde o madenlerin hepsi kül depoları haline gelecek. Eskişehir halkının ve Gündüzler ve Alpu bölgesindeki bu konuda hassasiyeti çok önemliydi ve biraz önce gördüğünüz gibi 180 adet traktörün katıldığı bir eylem yapıldı. İnanır mısınız orada bu traktörlerin plakaları alınıp Ankara’da soruşturmalar açıldı” dedi.

Konuyla ilgili hukuki sürecin çok önemli olduğunu ve Tepebaşı Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi’nin ilk girişimleri yaptığını kaydeden Ataç, “Eskişehir halkının ve bölge insanlarının hassasiyeti, kömürlü termik santrale karşı verilen mücadelede büyük önem taşıdı. Kentimizin buna karşı çıkması, konuyu meclise taşımamız da çok önemliydi. Öte yandan bir hukuki süreç yürütüldü. Tepebaşı Belediyemiz, Eskişehir Büyükşehir Belediyemiz ile birlikte ilk girişimleri yaptı. Bu özelleştirme ile ilgili bir davaydı ve 25 Ekim 2017’de açmışız. Bu ilk dava, 13 Kasım 2019 tarihine kadar sürdü ve karar çıktı. O dönemde 5’e karşı 4 oyla, santralin ihale iptali kesinleşti. Ve geçtiğimiz günlerde de belediyelerimize, bu iptal kararının alındığı bildirildi. Aldığımız farklı olumlu kararlar ya da almayı beklediğimiz lehimize kararlar da var. Acele kamulaştırma iptal davamız da lehimize sonuçlanmıştı örneğin, ilk kazandığımız olumlu sonuç da buydu.  Bu süreç, başlı başına büyük bir başarı hikayesidir. Kentimizde yaşayan vatandaşlarımız on binlerce dilekçe verdi. STK’larımız, Büyükşehir Belediyemiz, ilçe belediyelerimiz, meslek odalarımız ve bölge halkımız ile hep birlikte hareket ettik. Bütün Eskişehir’e bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum, Türkiye’ye örnek olacak bir süreci birlikte sürdürdük” ifadelerini kullandı.

Toplantıda bir programa katılacağını belirterek konuşmasını kısa tutacağını ifade eden Jale Nur Süllü, “Gerçekten bir virüs daha önce sahip olduklarımızın ne kadar değerli olduğunu öğretti. Evet doğayı insanların hırsıyla talan etmenin nelere mal olduğunu hep birlikte yaşadık, yaşıyoruz. İnanın şu maskelerle nefes almamız bile son derece güç, bir de termik santralin Eskişehir’de kurulduğu takdirde sürekli takmak zorunda olduğumuzu düşündüğümüzde ne kadar endişelensek azdır diye düşünüyorum. Ben nasıl Koronada bu endişe duyuyorsam açıkçası bu kazandığımız davadan da tamam davayı kazandık ama asla kaptırmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü yer üstü kaynaklarını tüketen bu kararlılıkla yeni oyunlarla bu santrali yapmak üzere karşımıza geleceğini düşünüyorum. Eskişehir halkı olarak basınıyla, sivil toplum örgütleriyle, meslek odalarıyla, siyasileriyle, belediyeleriyle çok uyanık olmamız gerektiğini düşünüyorum. Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. Başta belediyelerimiz, milletvekili yol arkadaşım ve özellikle Kent Konseyi Başkanımız bu konuda çok çaba gösterdi emeklerine sağlık tüm odalarımıza ve basınımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Partiler bir araya geldi

Termik santralle mücadele konusunda üç belediye başkanının her zaman yan yana durduğunu vurgulayan Utku Çakırözer, “Belediyeler gerçekten gönlünü, ağırlığını verdiğinde, tüm gücünü gerek hukuki anlamda gerek kendi sınırları içinde Alpu’da nasıl kullandığını onlara minnettarız. Tüm hukukçular bu bir hukuk mücadelesiydi onlara minnettarız, odalar, sendikalar onlara minnettarız. Çiftçiler, Eskişehir’de yaptığımız o hatırlarsanız o mitinglere gelen hem de siz gittiğinizde yani biz bin tane laf söyleyelim ama bir köylünün lafı tüm Türkiye’ye yetiyor da artıyor bile. Türkiye’de çok özlenen bir birliktelik oldu, partiler bir araya geldi kimler vardı anımsatmak isterim size; CHP vardı biz vardık ama biz tek değildik bir koalisyon vardı ve geniş bir koalisyondu, İYİ Parti vardı, Saadet Partisi vardı, DSP, MHP vardı hatta kendileri ayrı toplantı da yaptı ve inanıyorum ki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yurttaşlarının gönlü başından sonuna kadar bu mücadelede bizim yanımızdaydı. Kendilerini il başkanı olarak Eskişehir’de temsil edilen yüzleri belki açıkça söyleyemediler ama kitlenin bizim yanımızda olduğunu biz kendi şehrimizde biliyorduk. Aslında bakarsanız kendileri de ne kadar yanlış bir şey yaptıklarının farkındaydılar buraya gelen üst düzey yetkililer hep Alpu ne kadar güzel bir tarım ovası burayı korumalıyız dediler ama bunu genelde seçim öncesinde dediler seçim sonrasında bildiklerini okumaya devam ettiler” dedi.

Kaymaz için mücadele

Mücadelenin Türkiye’ye örnek olduğunu belirten Çakırözer, “Türkiye’ye örnek, Türkiye’de benim sesim duyulmaz mı acaba zehirli santralle nasıl mücadele edeceğiz diyenlere ‘Biz yanınızdayız’ demiş olduk. Alpu’ya bu mücadeleyi birlikte verdik, sizler de bütün saydığım belki sayamadığım bileşenlerle… O yüzden Alpu mücadelesi örnek bir dosya olarak çevrecilerin hep önünde olacak. ÇED raporları mutlaka sorgulanmalı, ÇED raporunu kim yazıyor? Başından beri ben bu işin uzmanı değilim ama ÇED raporunu yazan insan biz onlardan daha fazla zarar vereceğinin biliyorduk, bunu nasıl yazıp altına imza atarsınız? Danıştay’ın kararından sonra acaba utanacaklar mı? Bunun sorgulanması lazım çünkü Türkiye’de artık ÇED raporu işi ticarete dönüşmüş durumda. Türkiye’nin dört bir yanında mücadele edenler var, Eskişehir’de var. Bunlardan bir tanesi aslına bakarsanız 20 yıl önce verilmiş olan bir mücadele şimdi yeniden verilmesi gerekiyor, 20 yıl önce belki bu dönem imkanlarımız olsaydı Sivrihisar’daki altın madeni de belki başarılamayacaktı. Yeniden böyle bir mücadeleyi belki hazır Alpu mücadelesini kazanmışken şimdi Kaymaz’da verme zamanı bizler maden karşıtı değiliz bizler yer altı kaynaklarının ilenmesinden yanayız ama bizler madenciliğin insana, çevreye, kuşa zarar vermeden yapılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

 “Sepetçi Beyaz Altın Köyü’nde bir kahvede gerçekleştirilen toplantıyla kucağımıza düştü ve o günlerde termik santral denildiği zaman Eskişehir’in hiç de aklında olmayan bir hikayenin başlangıcı oldu” ifadeleriyle sözlerine başlayan Nuray Akçasoy, “Öncelikle gerçekten de insanlar bunun bir zararı olabilir mi acaba diye düşüncelere kapıldığı zamanlar oldu ama Eskişehir de okuryazar oranı yüksek bir şehirdir, sivil toplumu yüksek bir şehir. Zamanla bilgilendik hepimiz, başka şehirdeki insanlarla görüştük onları buraya getirdik onlar bize bu mücadelenin nasıl olduğunu anlattılar ve biz öncelikle bir araya gelmemiz gerektiğini öğrendik. Vatandaşlarımızı aldık hem Çan’a götürdük hem Karadeniz’e götürdük Çatalağzı denen yerden dönerken o köylülerimiz otobüslerde ağladı çünkü biz onlara termik santral gezdirmedik, biz onları alıp orada serbest bıraktık. Kiminle istiyorsanız görüşebilirsiniz, ne istiyorsanız sorabilirsiniz dedik, Çan’da da aynı şekilde biz alıp termik santral gezdirmedik, biz termik santral yaşayan insanlara kendileri sorup öğrensin istedik ve vatandaşlarımız bu gezilerden ve basınımızın da gezileri oluştu, onlar da gördüklerinden o kadar etkilendiler ki…” dedi.

Akçasoy sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyayı o kadar yorduk ki… Temiz hava almak istiyoruz, artık dünyanın temiz havaya ihtiyacı var, temiz gıdaya, temiz suya, yaşamak için en çok bunlara ihtiyacımız var. Geri kalanların olmasa da olur olduğunu bize şu 2 ay zaten öğretti. Artık geldiğimiz yüzyılda hiçbir şekilde bu fosil atıl denilen yakı denilen kömürün kullanılmaması gerektiğini biliyoruz. Bunlar insan sağlığına zarar veriyor bizim bunlara ihtiyacımız yok. Enerji açısından da ihtiyacımız yok. Ben Eskişehirlilere öncelikle çok teşekkür ediyorum, çevre dostu çevre gönüllülerine çok teşekkür ediyorum. Onlar bu mücadeleyi her telde, her yolda, her sokakta verdiler. Burada tabi üniversitelere bir serzenişim olacak, üniversitelerimizin kıymetli hocalarından, belki vardır ellerinde çalışmalar ama alamadığımız çok çalışma oldu. Bundan sonra bu Korona’nın belki ders vermesini daha iyi çalışmalar alacağımızı umut ediyorum. Bugün için bu mücadele kapandı ama önümüzde bir Kaymaz var Kaymaz için mücadele vermemiz lazım. Orada da o siyanürlü atıkların oranın toprağına, insanına zarar vereceğini biliyoruz. Bu mücadele uzun soluklu bir mücadele, çevrenin kıymetini hem insanlar hem bu virüs istesek de istemesek de hepimize öğretecek.” dedi. 

 

1 yorum:

  1. What is Baccarat? | Definition & Meaning | Wilbur's Guide
    The term งานออนไลน์ is an allusion to an 바카라 사이트 original card game. Baccarat is played at the 샌즈카지노 highest card table and used in the United States, Ireland, Canada,

    YanıtlaSil

Dijital hikaye

  https://docs.google.com/presentation/d/1tF1btW4BNU5FqQ9NVLFC972vNXF80uXLlDQeItm7uvI/edit?usp=sharing